29 Mayıs 2023 Pazartesi

 

BOŞLUK

“Uzun süre uçuruma bakarsan, uçurum da sana bakar.”

Friedrich Nietzsche

Güneş batmak üzereydi. Havada hafif bir serinlik vardı. Kimsenin olmadığı sakin bir yer aradım. Az ileride boş bir bank vardı. Oraya doğru yürüdüm. Bank boşluğa bakıyordu. Tam da yapmak istediğim şey diye düşündüm, sadece boşluğu izlemek. Banka oturup hiçbir şey yapmadan, gözlerimi bile kırpmadan boşluğu izlemeye başladım. Bir süre sonra zihnimdeki tüm düşünceler boşluğun içine kayıp gitti sanki. Ne kadar süredir boşluğu izlediğimi bile unutmaya başladım. Hava aydınlanıyor mu yoksa kararıyor mu algılamamaya başladım. O kadar uzun süre baktım ki boşluğa ismimi bile unutacak kadar derinine daldım boşluğun. Sonra bir ara yine yüzeye çıkıp etrafın farkına varmaya başlayınca bir şeyi fark ettim, boşluğun da beni izlediğini. Önce çok garip geldi bu his. Nasıl olabilirdi ki? Ne ile izleyebilirdi boşluk beni? Sonra etrafıma baktım bunu gören birileri var mı diye, ama kimse yoktu. Sadece ben vardım boşluğun karşısında. Çok garip bir şekilde boşluk da gözlerini dikmiş beni izliyordu. Ama nasıl? Nasılı çabuk geçtim. Çünkü biraz da korkunç bir histi bu. Kafamı çevirdim. Bakmamaya çalıştım. Ama beni izlemeye devam ettiğinin farkındaydım. Ayağa kalktım boşluktan tarafa bakmadan yürümeye başladım. Arkamdan beni takip ettiğini hissedebiliyordum. Yavaşça geriye bakınca yine boşlukla göz göze geldik. Adımlarımı hızlandırdım. O da aynı mesafeyi koruyarak hızlandı. Durdum, o da durdu. Geriye dönüp daha sert bakmayı denedim. Belki korkuturum diye düşündüm boşluğu. O aynı mimikle bakmayı sürdürdü. Ne hissettiğini anlayamıyordum. El, kol işareti yaptım git demek için. Hiç umursamadı sanki. Belki de o da elini salladı ama boşluktan anlaşılmıyordu. Git buradan dedim, sesim boşlukta dağıldı. Üstüne yürüdüm, o da benden gözünü kaçırmadan aramızdaki mesafeyi koruyarak geri gitti. Arkamı döndüm hızla eve doğru yürüdüm. Apartmanda arkamda yine bir boşluk hissi ile eve çıktım. Kapıyı açtım hızla ve hemen arkamdan kapattım. Kapıya yaslanınca boşluğun apartmanda kaldığını hissettim bir an. İlk adımımla arkamda belirdi yine boşluk. Evin içinde, odanın köşesinde, tavanın bir yerinde, tuvalette bile bir boşluk vardı ve beni izliyordu. Her yere eşyalar koymaya başladım zamanla. Hiçbir yeri boş bırakmamaya çalıştım. Duvarları, dolapların içlerini bile doldurdum. Ama beni izleyen boşluğun varlığından bir türlü kurtulamadım. Arabada, işte, tuvalette, rüyalarımda bile benimleydi boşluk. Belki içine düşmüştüm o gün boşluğun. Belki de o benim içime düştü. O kadar derin bakmamalıydım belki de. Ya da o hep vardı, ben onu fark etmemeliydim. Boşlukla yaşamaya alıştım. Ben hep anlattım, o da izledi. Ben güldüm, o izledi. Ağladım kimi zaman o yine hiçbir şey yapmadan izledi. Bence zamanla, o ne kadar belli etmese de sevmeye başladık birbirimizi. O da bana alıştı bence. Herkeste var mıydı bu boşluktan? Yoksa sadece o vardı ve o da herkesin boşluğu muydu? Yoksa sadece bana mı aitti ve sadece bende mi vardı? Galiba bu sorularıma hiçbir zaman cevap vermeyecek boşluk. Neyse zaten önemli olan bu soruların cevabı değildi. Hiçbir şey önemli değil aslında. Her şey kocaman bir boşluktu.


Share:

0 yorum:

Yorum Gönder

Scroll To Top