21 Mayıs 2019 Salı

ZAMANSIZ

       



       Son dakika haberlerine çıkan yetkili olduğu düşünülen siyah takım elbiseli bir grup insandan bir tanesi açıklama yapıyordu. İlerlemekte olan zamandan, kaza olduğunu düşündüğümüz bir nedenden dolayı düşen şahsı arama ve kurtarma çalışmaları halen sürmektedir. Düştüğü zaman dilimini 48 saat gibi küçük bir alana kadar indirgedik. Gerekirse ekiplerimiz hiç uyumadan bu 48 saati saniye saniye tarayıp, nerede bir açık olduğunu bulacaklar. Belki bu açıklığa düşen başka vatandaşlarımız da olmuş olabilir. Tabi bunların hepsi şu an için varsayım. Halkımız bilmelidir ki tedirgin olunacak bir durum yok. Biz konuya tamamen hakimiz ama şu an için halka bildiklerimizi açıklamamız olayın selameti açısından uygun değildir. Arkadaşlarımız ellerinden geleni yapıyor. Halkımızı sakin ve sağduyulu olmaya davet ediyorum
       
       Bu açıklamadan yaklaşık olarak bir ay önce, bir sabah iki saniyenin arasına düşmüştü. Ne geçmişteydi ne de gelecekte. Şu anda da değildi aslında. Bulunduğu yeri anlatabilecek bir zaman yoktu henüz. Zamandan düşmeyi başaran ilk insandı. Şimdiye kadar zamanın düşülebilen bir şey olduğu bilinmiyordu. Sonuçta bir boyuttu o da. Mantıken düşülebilmesi gerekiyordu ve düşüldü. On binlerce yıldır milyarlarca insanın başaramadığı bu sakarlığı, o hiç zorlanmadan başarmıştı. Hiç bir çaba harcamadan, kendiliğinden kolaylıkla olan zamanda ilerleme eylemini bile becerememişti. 

       Sabah saati ilk olarak 7.30da çalmıştı. O da erteleye erteleye 8.00'a kadar gelmişti. Son ertelemesinde bir daha uyuyakalmayacağından o kadar emindi ki saatin alarmını tekrar kurmadan yatakta gözünü kapattı ve kendiliğinden uyandığında saat 08.22'ydi. O da yine geç kaldığını fark edip büyük bir panikle yataktan fırladığında zaman 08.22nin 32. saniyesindeydi. Fakat bu fırlama şimdiye kadar hiç bir insanın başına gelmeyen bir dengesizlikte olmalıydı ki 08.22'nin 33. saniyesine ulaşamadan zamandan düştü. Fiziksel bir düşme olmadığı için ne olduğunu önce anlayamadı. Bir süre sonra da zaten işe geç kaldım diyerek anlamaya da çalışmadı. Zamansızlık çok garip bi'şeydi. Bulunduğu yer yine eviydi sanki. Ya da değildi. Eşyalar aynı anda ya da sırayla bir çok yerdeydi. Aynı eşya aynı anda hem çok yeni hem de çok eskiydi. Mesela tutunmaya çalıştığı yatağın köşesi aynı anda hem yanında hem de karşısındaydı. Aynı yatağın köşesi ara ara da başka yerlerdeydi. Hepsi de farklı yıpranmışlık ve renk tonundaydı. Zaten tutunmayı düşünüp elini hareket ettirmeye çalıştığında eli zaten gidip gelmiş bir daha gidiyor ve aynı anda hem de gelmiş oluyordu. Eli sürekli değişiyordu. Bir bebeğin eli ya da yaşlı buruş buruş bir el de olabiliyordu. 

       Bu durumunu ilk fark eden evine iki gün sonra gelen temizlikçi kadın oldu. Islık çala çala salondan çalışmaya başlamıştı. Bir kaç saat sonra yatak odasına gelince yerde yatan bazen bir bebek bazen bir yaşlı adam bazen de kim olduğunu tanıdığı evin sahibi görünümlü tuhaf şeyi görünce “abovv” diye bağırarak süpürgenin sapıyla onu dürtmeye çalıştı ama başaramadı. O da bi'şeyin ona yaklaştığını anlayınca konuşmak istedi. İlk ne söylemek isteyeceğini düşünürken ağzından “BAaanaedIiiInnNN” gibi aynı anda tüm sözcüklerin üst üste bindiği bir kaç farklı ses tonunun aynı anda çıktığı garip bir şey çıktı. Temizlikçi kadın daha da korkup bağırarak kaçtı. İlk olarak itfaiye, polis, ambulans geldi. Durum anlaşılamayınca sırayla bürokrasi basamakları tırmanılarak daha yetkili olduğu gelişlerinden belli olan insanlar geldi. Hiç birisi bu duruma bir anlam veremedi. Basın içeri alınmıyordu ama basına görüntüler sızmıştı. Bu görüntülerden de bi'şey anlaşılamıyordu. Ortada bir renk kusmuğu var gibiydi. Sonra din insanları çağrıldı. Önce “üç harfli” denildi. Sonra ”yok yok yeni bunlar beş harfli” diyenler oldu. Bu renk kusmuğuna dualar okundu, kurşunlar döküldü, muskalar yazıldı ama bir faydası olmadı. En son renk kusmuğunun imansız olduğu için bir fayda görmediğine kanaat getirilerek olay dini açıdan kapatıldı. Birileri tarafından günler sonra bilim insanlarına haber vermenin mantıklı olacağı düşünüldü. Bir sürü bilim insanı geldi. Yurt dışından ve yurt içinden onlarcası geldi. Bu renk kusmuğuna değişik dalga boylarında ışıklar gönderildi, sesler gönderildi, değişik zaman ölçerlerle deneyler yapıldı. Bunun bir zamandan düşme olabileceği söylendi ama neden ve nasıl olduğu bulunamadı. Bunlar anlaşılamayınca kurtarmak için de haliyle bir şey yapılamadı. Bu esnada ülkede komplo teorileri üretildi. Bu renk kusmuğunun amerikan deneyi olduğu söylendi. Gelecekten haber vermek isteyen bir vatansever olduğu söylendi. Hatta bir gece eve zorla girip bu renk kusmuğuna ateş etmek isteyen bazı gruplar bile oldu. Internet üzerinden renk kusmuğuna kutsal gözüyle bakan radikal gruplar bile örgütlendi. Renk kusmuğunu dış güçlerin oyunu olarak gören milliyetçi gruplar ile onu gelecekten gelen bir vatansever olarak gören milliyetçi gruplar arasında çatışmalar bile yaşandı. Bu durum bazı kesimlerin mizah aracı da oldu. “ bu zamansız gidişi bizi çok üzdü” “zamanını boşa harcadı” “zaman zaman aklımıza geliyor” “zamanı olsa da gelse epeydir göremedik” gibi bir çok espri ortalıkta dolaşmaya başladı. Bu olayı anlatan en iyi karikatür yarışmaları yapıldı. Renk kusmuğu hakkında skeçler yazıldı. Reklam malzemesi olarak da kullanıldı. ”X marka saatleri kullanın, zamansız kalmayın” gibi reklam cümleleri yazıldı. Dünyaca ünlü bir saat markası, kurtulması halinde ona en pahalı saatlerinden hediye etme sözü verdi. Siyasiler seçim zamanlarında kusmuğu ziyaret edip, meydanlarda halka onunla konuştuklarını ve onun ülke geleceğinin kendilerine oy vermelerine bağlı olduğunu söylediğini bile söylediler. 

       Bunlar yaşanırken aylar geçti. O renk kusmuğu soluklaştı ve yok oldu. Zamandan düştüğü gibi ülkenin gündeminden de düştü. O, ne kadar zaman geçtiğinin farkında bile değildi tabi ki. Şu anki durumunun yıllardır yaşadığı hayattan çok da farklı olmadığını fark edip, çabalamaktan vazgeçeli çok olmuştu. Her gün yaptığı gibi hareketsiz yatıp gözlerini kapattı ve bekledi. Ne kadar beklediğinin farkına varamayınca, beklemek de beklemek değildi aslında bir nevi yola devam etmekti. O da yoluna devam etti. Unutulmaktı belki de zamandan düşmek. Unutulan anılar ya da olaylar da aslında zamandan düşüyordu. Onun zamandan düşüşü çok zamansız olmuştu sadece. Şimdi nerede olduğunu o da bilmiyor. Belki de bir toplumun hafıza çöplüğünde yüzüyor. 
Share:

1 yorum:

  1. YOK ARTIK DAHA ÖNCE HİÇ BÖYLE Bİ FİKİR OKUMAMIŞTIM. SAYFANIZ RASTGELE DENK GELDİ ÇOK SEVDİM. TAM NOLANLIK SENARYO :)

    YanıtlaSil

Scroll To Top