7 Nisan 2020 Salı

Arnavutluk Gezisi Notlarım

Enver Hoca'nın Meşhur Bunkerlerinden Yalnızca Biri
Hoca dış tehditlere her an hazırlıklı olmak için tüm ülkeyi bunker adı verilen betondan yapılma küçük savunma kaleleriyle kaplamış. "Bunkerizasyon" programıyla dağlardan sahillere, ovalardan şehir sokaklarına kadar yaklaşık 170000 bunker inşaa edilmiş. Her 4 kişiden 1'ine bir bunker düşüyormuş. Bunlar hiçbir zaman yapım amaçları için kullanılmamışlar. Günümüzde Bunkerizasyon programı dev bir kaynak ısrafı olarak görülüyor.



Arnavutluk denilince aklıma, Tiran'a resmi temaslar için giden, gezi boyunca Arnavut ciğeri ve kaldırımı arayan ama bulamayan TBMM milletvekillerinin yaşadığı hayal kırıklığı geliyor. Bu haberi okuduğumda henüz lisedeydim. Yaklaşık 15 yıl sonra yolum bu ülkeye düştü ve ben de bir milletvekili edasıyla dükkan dükkan bir Arnavut tatlısı olduğunu düşündüğüm "Trileçe" aradım ama bulamadım. Şekerim düştü, adeta yıkılmıştım ancak gezimizin geri kalanı çok keyifli geçti... Geziden aklımda kalanları burada paylaşacağım.

Söz Konusu Haber


Etimolojik Bir Kargaşa: Arnavutluk - Albania - Shqipëria


Ülke; Türkçe, İngilizce ve Arnavutça'da farklı isimlerle temsil ediliyor. Bu isimlerin kökenleri oldukça farklı.
Arnavut halkının kökenleri kesin olarak bilinmemekle birlikte, arkeolojik ve antropolojik çalışmalardan elde edilen veriler yardımıyla Arnavutların eski İliryalılar'ın soyundan geldiği sonucuna varılmış. Albania ismi de  İliryalılar'ın bir boyu olan "Albanoi"'den etimolojik olarak köken alıyor.
Bizanslılar ise bu bölgeye "Arvanites" ismini vermişler. Osmanlı döneminde  -van zamanla  -nav'a dönüşmüş ve bizim kullandığımız "Arnavut" ismi böylece doğmuş.
Shqiperia ise eski Arnavut kabilelerinde kullanılmayan, görece daha yeni bir isim. Arnavutça "Kartallar Ülkesi" anlamına geliyor. Arnavutlar kendi halkları için "Shqiptar", ülkerleri için "Shqiperia"'yı kullanıyor. Shqiperia'nın ülkeyi tanımlayan isimler arasında en milliyetçi olanı diyebiliriz.







Arnavutluk Bayrağı


Arnavutluk'un ulusal hayvanının kartal olduğunu söylemeye gerek yok, bayrağında da çift başlı bir kartal bulunuyor zaten.  Bu arada ulusal hayvanı kartal olan baya bir ülke var. Bunlar; Mısır, Almanya, Ermenistan, Meksika, Nijerya, Panama, ABD, Zambia ve Güney Sudan. Galiba kartal sevgisi Afrika ve Avrupa'da baskın. Mesela Asya'da (Ermenistan'ı saymazsak) böyle bir gelenek yok gibi gözüküyor. Gücü temsil eden kartal, kurt gibi yırtıcı hayvanların yanı sıra Japonya'nın ulusal hayvanının Kiji isminde tavuk benzeri bir kuş, Çin'inkininse panda olması enteresan.


Konuya geri dönelim...



Arnavutluk'a Nasıl Gittik?

Sabiha Gökçen'den başlayan 1,5 saatlik uçuşun ardından Tiran'daydık.  Başkentte olmasına rağmen havalimanı oldukça küçük. Karşılaştırmak gerekirse Samsun Hava limanından hallice...

Ülkenin para birimi LEK ancak çoğu mekanda Euro'da geçiyor. 100 Lek yaklaşık olarak 5 TL'ye denk geliyor. (Sene 2019)

Uçaktan indikten sonra discovercarhire.com aracılığıyla Surprice'tan kiraladığımız arabayı teslim almaya çabaladık. Firmadan bizi karşılamalarını talep etmiştik ancak bu isteğimizi yerine getirmediler, kendi imkanlarımızla iş yerlerini zar zor bulduk. Oluyormuş öyle şeyler. Gezinin sonuna doğru bir de arabanın aküsü bitti bir hayırsever! 5 euroya takviye etti. RentACar firmasıyla alakalı bu iki olay haricinde bir aksaklık yaşamadık.



Üç Günlük Seyahat Rotamız




Yollar ve Trafik

Rotamız gereği genelde çift yönlü yolları kullandık ancak Berat civarında stabilize yollardan geçmek zorunda kaldık.  Arnavutluk'ta araç kullanmak, diğer Avrupa ülkelerine göre daha riskli olsa da İstanbul trafiğinin yanında daha güvenli kalıyor. Gezi sitelerinde iddia edilse de benim gördüğüm kadarıyla sürücüler hız limitlerine uyuyor, takip mesafelerini koruyorlar. 

Ülkede bir çok yeni yol yapıldığından olsa gerek Google Haritalar uygulaması yön bulmada yetersiz kaldı.

Yandex'in uygulaması daha günceldi.

Güneye indikçe yol kenarlarında satıcılarla karşımıza çıkmaya başladı. Mısır, kavun, tavuk ve cd satıyorlardı. Evet cd. Sanırım bizim benzin istasyonlarında satılan müzik cd'lerini burada gençler mp3 formatında ayaküstü satıyor. 



Yol kenarında bir genç araç kullanıcılarına CD satmaya çalışıyor. Müzik CD'si mi acaba? Bir zamanlar dikiz aynasına CD asınca hız radarını atlatacağımıza inanırdık, bu adet Arnavutluk'a yeni mi ulaştı da CD piyasası hareketlendi? Ülkede o kadar çok şeye şaşırdık ki...




Yol Üstü Sebze-Meyve Satıcıları




Seyyar Kümeste Yol Üstü Tavuk Satışı




Ayrıca yol kenarlarında mezar taşına benzer yol anıtlarına rastladık. Trafikte o noktada hayatını kaybedenler için yapılıyormuş. Benzer âdetler Bosna'da da varmış.


Trafik Kazasında Ölen Bir Arnavutluk Vatandaşının Yol Anıtı. Bu Anıtların Başka Bir Kazaya Sebep Olabilecek Kadar Yola Yakın Olmaları Dikkatimi Çekti.



Durres (Dıraçka)

Başkent Tiran'a en yakın deniz şehri Durres. Plajlar boş. Sokaklar sakin. Tüm ülkede olduğu gibi burada da İtalyan esintilerini cafe ve restoranlarda görmek mümkün. Hatta çat pat da olsa İtalyancanız varsa çok işe yarıyor.

Durres'te yemek yediğim bir kaç mekanı beğendim. Bunlardan biri Spaghetteria Luli. İzbe bir ara sokakta küçük bir dükkan. Beyaz  tülbentli tezcanlı bir kadın gün boyu makarna yapıyor. Bizim ülkedeki gözlemeci teyzeleri anımsatıyor. Öğleden sonraya kaldığımız için ünlü lazanyasını yiyemedik ama onun yerine sipariş ettiğimiz ravioli de çok lezzetliydi. İki kişi toplamda 900 lek'e tıka basa doyduk.

Türkiye'de 2 bira içeceğimiz paraya Luli'de iki kişilik lezzetli bir öğle yemeği yedik.


Ayrıca bazı ara sokaklardaki pizzerialar da pizzalarının lezzetleriyle olmasa da sıcak ortamlarıyla dikkatimi çekti. Dükkanın önünde asma gölgesi altında bir kaç ahşap masa, odun fırınının dans eden alevleri, havadaki durgunluk, zamanın yavaşladığı hissi... Anadoludaki mahalle arası pide fırınları gibi ama daha ferah bir atmosferde...

Hotel Epidamn'deki kahvaltı ise gerçekten çok lezzetliydi. Hayatımda gördüğüm en taze, çıtır, lezzetli kruvasanı burada tattım.


Öyle Bir Kruvasan Yaptılar ki...

İbred Köşesi: Hazır yeri gelmişken bir anımı paylaşacağım. 2012'de kısa bir süreliğine aynı evi paylaştığım Tunus asıllı ev arkadaşım, kruvasan yemeyerek batı dünyasını protesto ettiğini söylüyordu. Anlattığına göre, kruvasan, Osmanlı'nın Viyana mağlubiyetini temsil etmesi için hilal şeklinde yapılmış. Avrupalı her birey bu çöreği yerken Osmanlı'yı dize getirmenin tatminini yaşamış. Bunun için müslümanların kruvasan yemeleri uygun değilmiş.


Gelelim Durres'teki diğer gidilesi yerlere. Arkeoloji müzesinin çok kapsamlı bir envanteri yok. Kronolojik  dizimi başarılı. Az sayıdaki tarihi eser, Arnavutluk'u tarihsel çizgide konumlandırmama yetti. Ayrıca müze binasının mimari estetiği de hoşuma gitti.

Müze Binası



2400 Yıl Önceki Medeniyetten Sanat Eseri Örnekleri

Bu da Günümüz Konya Bölgesi Sanat Eserlerinden
Berat

İkinci durağımız Berat oldu. Burası UNICEF'in koruma listesine aldığı küçük bir Osmanlı şehri. Kalesi, nehri, köprüsü, beyaz şirin evleriyle bana Amasya'yı anımsattı.

Üzüm bağlarıyla ünlü bu bölgeden ayrılmadan önce kırsal bölgede kurulu bir şarap evini ziyaret ettik. Ufak çaptaki mahzenini ve bağları akıcı İngilizcesi olan bir rehber eşliğiyle gezdikten sonra bir kaç beyaz şarap tadıp yöresel üzümlerden yapılmış bir şişe şarap aldık.

Çobo Winery şarap, şampanya ve rakı üreten bir aile işletmesi. 1900'lerin başında Kuzey İtalya'dan edindikleri tecrübeyi memleketlerine taşımışlar. Ülkede özel mülkiyet kavramı tam gelişmediğinden olsa gerek, üzümlerin bir kısmını devletten kiraladıkları bağlardan sağlıyorlar. 

Bu mahzende kırmızı şarapların saklandığı meşe fıçılar tutuluyor. Beyazlar ise daha büyük metal konteynırlarda olgunlaşıyor. Yerel üzümlerden yapılan "2017, E Bardha e Beratit (Berat'ın Üzümleri)" zengin mineralitesiyle benim favorim oldu.

Vlore ve Orikum

Arnavutluk'un güneşli kumsalları bu bölgeden itibaren başlayıp güneyde Yunanistan sınırına kadar uzanıyor. Arnavutluk rivierası olarak da biliniyor. Burada, Adriatik'in sıcak esintisiyle zeytin ağaçlarının gölgesi altında gün batımını izledim. Şahaneydi. 

Orikum Kıyı Şeridi, Tatilinde Sükunet Arayanlar İçin Biçilmiş Kaftan. Demet Akalın'ın Bet Sesini Duymadan Denize Girmeyi Özlemişiz.



Tiran

Başkent Tiran 418.000 nüfuslu. Bu şehri, Arnavutluk'un eski lideri meşhur Enver Hoca'nın ve yarattığı rejimin izlerini sürmek açısından bir açık hava müzesi olarak görüyorum.

Başkentin binaları oldukça bakımsız. Sıvaları dökülen 4-5 katlı binalar çoğunlukta. En canlı bölgesi "Blloku". Bu bölgeye komünizm zamanında sadece İşçi Partisi üyeleri girebiliyormuş. Günümüzde eğlencenin, modanın ve lüks restoranların adresi olduğu için çoğunlukla üst sınıfların tercihi olmuş. Komünizm döneminde güvenlik kuvvetleri aracılığıyla yapılan sınıf ayrımı günümüzde de farklı şekillerle de olsa devam ediyor gibi. Bu bölgede şehrin diğer bölümlerine nazaran kadınlar daha şık ve bakımlı. Lüks araçlara rastlanıyor. Yıkık dökük şehrin ortasında lüks bir muhit. Evren Hoca'nın villası da burada.

Bir elektrik panosunda Futurama'dan Bender'a rastladım. Devlet desteğiyle yaptırılan duvar resimlerinden yalnızca biri. Batı medeniyetine entegrasyon çabaları...

Tiran'ın bakımsız apartmanları... Buralara bakıp bakıp Türkiye'deymişim gibi hissettim.


Tiran şehir merkezinden bir kare. Bir cami, arkasında bir kilisenin kulesi ve en arkada bir banka binası.

 Osmanlıya karşı mücadelesiyle ünlenen ulusal kahraman Skënderbeut (İskender Bey)'in anıtı.



Son Olarak

Arnavutluk atipik bir ülke. Ne doğuda ne batıda kendine yer edinebilmiş. Kapalı kalarak kendine özgü kalabilmiş ancak bunun bedelini de çoğu alanda çağın gerisinde kalarak ödemiş. Ülkedekiler komünizm sonrasında batı emperyalizmine kucak açmış gibiler. Kosova savaşındaki desteği nedeniyle George W. Bush'un heykeli dikilmiş. ABD sevdası had safhada.

Kıta Avrupasının en geniş petrol rezervlerinin Arnavutluk'ta olduğunu düşünürsek, ABD'de de onları seviyor olmalı.

Fushe Kruje'deki G.W.Bush Heykeli. Kosova Savaşındaki ABD Desteği Nedeniyle Teşekkür Amacıyla Yaptırılmış. Heykelin Açılışına Bush da teşrif etmiş. Törende Bush'un Saatinin Yerli Halk Tarafından Çalındığı İddia Edilmiş ve ABD'de Arnavutluk Alay Konusu Olmuş. Ama Arnavutluk Halkı ABD'yi Hala Çok Seviyor Gibi...

Share:

0 yorum:

Yorum Gönder

Scroll To Top